Bir Yüzün Küllerinden Doğuşu
Uğur Acar, 1985 yılında Antalya’nın Manavgat ilçesinde dünyaya geldi. Henüz daha 1.5 yaşındayken evde çıkan bir yangın, hayatını tamamen değiştirdi. Yüzü büyük oranda yandı, tanınmayacak hale geldi. Bu sadece fiziksel bir yanık değildi; Acar’ın çocukluğu, gençliği ve sosyal hayatı boyunca peşini bırakmayan bir travmanın başlangıcıydı.
Yaşıtlarının koşup oynadığı yıllarda, o gözlerden kaçmakla meşguldü. Ayna onun için bir ceza gibiydi, kalabalıklar ise birer yargıç. Okula gitmek, arkadaş edinmek, bir işe girmek; sıradan insanların doğal gördüğü her şey Uğur için mücadele gerektiriyordu.
Yüz Nakline Giden Zorlu Yol
Yıllar boyunca sayısız estetik ve düzeltici ameliyat geçirdi ama hiçbiri onu tam anlamıyla sosyal yaşama kavuşturamadı. 2012 yılına gelindiğinde, Akdeniz Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibi, Türkiye’nin ilk yüz nakli için hazırdı. Uğur Acar, bu tarihi operasyonun gönüllüsü oldu.
Yüz Nakli Nasıl Yapıldı?
21 Ocak 2012’de, beyin ölümü gerçekleşen Ahmet Kaya’dan alınan tam yüz, saatler süren bir ameliyatla Uğur Acar’a nakledildi. Bu operasyon, Türkiye’de bir ilk; dünyada ise 22. yüz nakli olarak kayıtlara geçti.
- Ameliyat Süresi: Yaklaşık 9 saat
- Ekibin Başındaki İsim: Prof. Dr. Ömer Özkan
- Teknik Detay: Tam yüz nakli; alın, yanaklar, üst dudak, burun ve çene bölgesini içeriyordu
Ameliyat Sonrası ve Yeni Bir Benliğe Alışmak
Uğur Acar için nakil operasyonu yalnızca bir cerrahi başarı değil; ruhsal ve psikolojik bir yeniden doğuştu. Ancak bu yeni yüzle hayata karışmak kolay olmadı. Aynada gördüğü kişi artık farklıydı. Kendine yabancılaştığı, duygusal çöküntüler yaşadığı dönemler oldu.
Psikolojik destek aldı, sosyal ortamlara alışmaya çalıştı, konuşma, mimik kullanma gibi temel becerileri yeniden öğrendi. Zamanla aynaya gülümseyebildi. En önemlisi, kendi deyimiyle “toplumun içinde bir birey olmanın mutluluğunu” yaşadı.
İlham Veren Bir Hayat Hikâyesi
Bugün Uğur Acar, sadece bir tıp başarısının temsilcisi değil; iradenin, sabrın ve yeniden doğmanın sembolü. Onun hikâyesi, fiziksel görünümün ötesinde bir insanın ruhuna ne kadar büyük yaralar açabileceğini; ama aynı zamanda doğru zamanda, doğru destekle bu yaraların nasıl onarılabileceğini gösteriyor.
O artık sadece kendine değil, umut arayan binlerce insana ilham kaynağı.
Göz göze geldiğiniz bir yabancıya ikinci defa bakma sebebiniz, onun gibi biri olabilir… Bu sebeple toplum içerisinde ön yargıdan kaçınalım, karşımızdaki insanın nasıl bir hayatı olduğu ve ne gibi zorluklar yaşadığını bilemeyiz.
Daha duyarlı bir toplum inşaa etmek bizlerin elinde.